TEMSİLİN HİKÂYENİ PERDELEMİŞ “KUNDAKÇI”

TEMSİLİN HİKÂYENİ PERDELEMİŞ “KUNDAKÇI”

TEMSİLİN HİKÂYENİ PERDELEMİŞ “KUNDAKÇI”1

Yusuf Dündar

Ocak 2017

Adını bilen son kişi yaşamını yitirdiğinde, bu dünyadan sanki hiç geçmemiş gibi olur insan. O sebepledir ki, nasıl görünürse görünsün,  atılan tüm adımlar ve sarf edilen tüm çabalar kendi adını yaşatmaya adanmıştır esasında. Kimileri gayet masumca yapar bunu; sessiz sedasız, zararsız. Fakat bazıları önce masumiyetini, sonra insanlığını yitirir; kendinden başkasını görmez gözü. Adını yaşatmak için yarattığı ‘kutsal gerekçeler’e ilkin etrafındakileri inandırır, ardından kendisi inanır. Artık “amaca giden her yol mübahtır”.   

Rus yazar Grigory Gorin’in kaleme aldığı “Forget Herostratus!” oyununda da dillendirilen budur işte; soluk alıp verilen bedenden taşmak ve gelecekte yaşamak arzusu.

M.Ö. 356’da Pazarcı Herostratos, Artemis Tapınağı’nı yakar. Türlü sebeplere bağlanabilir bu eylem ve Efes Hükümdarı ile eşi dâhil herkes farklı sonuçlar devşirmeye gayret edebilir. Ama neticede şöhret için yakılmıştır dünya harikası Artemis Tapınağı. Aradan geçen binyıllara rağmen hikâyesi sahne sahne dolaştığına göre gayesine de ulaşmıştır Herostratos.  

Oyun Atölyesi’nin 2016-2017 sezonunda seyircileriyle buluşturduğu oyunun orijinal adı olan “Forget Herostratus!” bir emirdir aslında. Efes Hükümdarı, Herostratos’a ceza verilmek üzere önce böyle bir kitabe dikilmesini emretmiş; fakat ardından çelişkinin farkına varıp vazgeçmiştir bu kararından.

Yaşanmış bir hikâye en gerçekçi duygularla anlatılır “Forget Herostratus!”ta. Ve Gorin bu oyunda, sade ve neredeyse klişe bir yaratıcı fikirle nasıl güçlü bir dramatik yapı inşa edilebileceğinin dersini verir adeta.

Haluk Bilginer oyunu “Kundakçı” adıyla çevirirken Türkçenin konuşma dili dinamikleriyle örtüşen bir dil seçmiş ve bu dili, oyuncuların replikleri kendi konuşma yapılarına oturtabilmeleri için, esnek bir zemine oturtmuş. Gerçi böylelikle metnin orijinal dilinden kısmen uzaklaşılmış; ancak çeviri üslûbundaki bu yerelleştirme, zaten Anadolu’da geçen (Efes) öyküyü daha başarılı bir sözel yakınlıkla seyircilerle buluşturmuş.

Oyunun yönetmeni Muharrem Özcan da çeviride benimsenen bu biçimi korumuş reji tercihlerinde ve “Kundakçı” evrenini yaratırken ilk olarak Türkiyelileştirmiş tüm karakterleri. Gerek beden kullanımı gerekse konuşma tarzlarıyla yerli ve güçlü bir mizah dilini esas almış oyuncu yönetiminde. Oyuncular ise başta Herostratos’a hayat veren Tuna Kırlı, Efes Hükümdarı Tissafernes’i canlandıran Muharrem Özcan ve Gardiyan’ı yorumlayan Evren Erler olmak üzere alt metin analizlerini son derece iyi yapmışlar. Karakterlerinin dünyasını, öykü evrenini ve oyunun kendilerinden beklentisini önemli ölçüde kavrayarak bu edinimlerini performanslarına yansıtmayı başarmışlar. Ve yaratılan bu üç boyutlu karakterler, oyunun seyircileriyle buluşmasının en temel bileşeni olan oyunculukları, bir bütün olarak kaliteli bir düzleme oturtmuş.

Tüm bu başarılı tercihlere karşın, Efes Hükümdarının efemine olarak sunulması örneğinde olduğu gibi, bazı karakterlerin konumlarına aykırı bir eksende yorumlanması komedi dozunu iyice arttırmış. Buna oyuncuların zaman zaman seyircilere bakarak konuşmaları, onlarla diyaloga girmeleri, kostümlerini sahnede değiştirmeleri gibi unsurlar da eklemlenince geleneksel üslûba yaslanmış reji. Kendi içerisinde tutarlı ve başarılı olan bu tercihler sahneyle seyirciler arasındaki dördüncü duvarı inceltmiş inceltmesine; ancak tamamen mizah yüklü bir dünya kurulması öyküyü bastırmış. Hikâyenin takibi zorlaşmış ve anlatılmak istenenlerin üzeri buğulanmış.

Özlem Karabay’ın tek ana parçadan oluşan ve farklı mekânlar arasındaki somut bir değişim yerine zihinsel geçişe olanak sağlayan sahne tasarımı, geleneğe yaslanmış reji üslubuyla tam anlamıyla örtüşmüş. Canlı performanslar ile oyuna eşlik eden Çağrı Beklen imzalı müzikler, duyguları yansıtmakla kalmayıp akıcı bir tempo katmış oyuna. Ayşe Ayter tasarımı ışık ise bütünü görmenin yanı sıra, ana hikâyenin bölünerek farklı küçük hikâyelerin anlatıldığı yerlerdeki duygu durumuna da odaklanmış ve böylelikle bir ivme katmış oyuna. Geçişlerin yumuşaklığı ise reji bütünlüğünü tamamlamış.

Başarılı bir metnin büyük bir estetik hassasiyetle sahneye taşındığı bir oyun izlemek isterseniz Oyun Atölyesi’nin aylık takvimini takip edip olabildiğince erken bir vakitte “Kundakçı” ile buluşmalısınız. Yalnız küçük bir not adı binyılları aşan kahramana: Temsilin hikâyeni perdelemiş Kundakçı!

1 Bu yazı, 21.01.2017 tarihinde http://www.zorunlusahne.com/temsilin-hikayeni-perdelemis-kundakci/ adresinde yayımlanmıştır.


Daha fazlasi icin..