SEYRE DALMAK İÇİN DEĞİL UYANMAK İÇİN BİR AĞIT: SİVAS’93

SEYRE DALMAK İÇİN DEĞİL UYANMAK İÇİN BİR AĞIT: SİVAS’93

SEYRE DALMAK İÇİN DEĞİL UYANMAK İÇİN BİR AĞIT: SİVAS’931

Ragıp Ertuğrul

Şubat 2008

Sanatın üstlendiği toplumsal misyonu fazlasıyla üzerinde taşıyan bir tür olan politik tiyatro, günümüz Türkiyesinde tiyatro sanatına hizmet eden yazarlar, yönetmenler ve oyuncular tarafından maalesef yeterince ilgiye mazhar olmuyor. Her ne kadar ideolojilerden uzaklaşılmış olsa da, ideolojik olarak görülebilecek sorunların sürekli gündeme geldiği, ekonomik düzenin emeğe karşı olduğu, eğitim adaletsizliğinin yaşandığı sosyal güvenlik anlayışının benimsenmediği, düşünme-yazma-çizme özgürlüğünün sadece devlet değil medya erkleri tarafından da engellendiği, ahlaksızlığın, yolsuzluğun baş tacı edildiği, bilgiye-bilime-ihtiyaca değil keyfiyete dayalı bir yönetim anlayışının yaygın olduğu bir ortamda sanatın politikleşmemesi özel bir gayret gerektiriyor sanırım. Sadece Zafer Diper’in Bizim Tiyatrosu ile Genco Erkal’ın Dostlar Tiyatrosu’nun bu genel vurdumduymazlığa bir karşı duruş sergilediğini görüyoruz.

Genco Erkal, bu sezon Sivas’93 ile bu karşı duruşu tüm şiddetiyle sergilemiştir. Oyun, sahneye konuluş şekliyle tam anlamıyla belgesel tiyatroya bir örnek teşkil etse de konusundan dolayı politik tiyatroyla aynı safta durmaktadır. Konunun vehametinden söz etmeye gerek yok. Perdeye gerçek video görüntülerle yansıyan, sahne üzerinde bedenle ifade edilen ve dile getirilen aydın-sanatçı otuz üç insanın katledildiği Madımak olayı, sadece Sivas’a değil, temsil ettikleri ve barındırdıkları tüm makam ve kurumlarla Ankara’ya ve İstanbul’a da kara bir leke olarak bulaşmıştır. Düşüncesine, inancına, hakkına sahip çıkmayarak oy kullanma sırasında işaret parmaklarına sürülen mürekkepten bile imtina eden fütursuz vatandaşları gördükçe, aynı insanların bu zift karası lekeyi yıllarca yüreklerinde nasıl taşıyacakları, bunun hesabını kimden nasıl soracaklarıdır asıl düşündüren.

Dinamizmini ve toplumsal konulara duyarlılığını yıllardır sürdüren Dostlar Tiyatrosu genç oyuncularla daha da kuvvetlenen kadrosuyla sezonun en kayda değer sanat olaylarından birini gerçekleştiriyor. Oyun dramaturjisiyle, çoğunlukla beynimizin arka taraflarına itmeye, hafızamızdan silmeye çalıştığımız Sivas katliamını tüm canlılığı ve sıcaklığıyla gözler önüne getiriyor. Tarihsel belleği taze tutmanın yanı sıra oyunu seyredenlerde olayın alt metnini okumaları konusunda da merak uyandırıyor.

Eleştirel düşünmeye sevk eden bir bakıştır Sivas’93 le ortaya konan ve bu gereklilik her geçen gün daha da hissediliyor. Yazılı ve görsel belgelere dayalı titiz bir araştırma-derlemeyle yaratılmış olan gösteri, oyunculuklar bir tarafa, sağduyunun temel alındığı ve objektif bir bakış açısıyla, isyan ve ağıt duygularının harmanıyla sunuluyor. Genco Erkal, Meral Çetinkaya, Yiğit Tuncay, Nilgün Karababa, Murat Tüzün, Çağatay Mıdıkhan, Saliha Şirvan Akan... Hepsi de aynı yaşta aynı hislerle elele tutuşmuş oyuncular; bedenleri sanatın enerjisiyle kor gibi yanarken, yürekleri anlatılarının tesirinde titriyor. Oyuncular, hem olayı yaşayan gerçek kişiler hem de anlatıcı konumundalar. Kimi zaman danslarıyla perdeden çıkıp sahnede vücut bulurlarken kimi zaman da bedenlerinden sıyrılıp sevgi, barış duygularını, ıstırap ve yakarışlarını yalın bir koreografiyle yansıtıyorlar. Ve Sivas’93, sanatsever-sanatsevmez her bilinçli bireye verdiği mesajla, her zaman yakındığımız belleksiz toplum olmanın karşısında duruyor.

1 Bu yazı, Tiyatro… Tiyatro Dergisi’nde yayınlanmıştır.