2022 Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi

ITI (Uluslararası Tiyatro Enstitüsü) Üniversiteler Türkiye Temsilcisi BİLKENT Üniversitesi Tiyatro Bölümü Başkanı Jason Hale ve ITI Türkiye Temsilciliği Yönetim Kurulu’nun (Turan Oflazoğlu, Engin Uludağ, Ayşe Emel Mesci ve Savaş Aykılıç) aldıkları ortak karar ile bu yılki Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi ise, duayen tiyatro eleştirmeni ve çevirmen Seçkin Selvi tarafından kaleme alındı.

2022 Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi

2022 Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi

 Seçkin Selvi

Merhaba dostlar,

Binlerce yıl önce her türlü araç gereçten yoksun mağara insanı dünyanın rahmine tutunup doğanın adlandıramadığı güçlerine karşı yaşam savaşı verdi. Teknolojinin bütün olanaklarına sahip olan günümüz insanları ise, kendi yarattıkları araç gereçlerle, maddi manevi hırslarına tutunarak dünyayı ve doğayı yok etme yoluna gidiyor ve birbirlerine karşı yaşam savaşı vermek zorunda bırakılıyorlar.

Mağaradaki insan gündüz yaptığı avı akşam duvarlara resimler çizerek ve bedenini kullanarak diğerlerine anlatıyordu. Tiyatronun doğuş öyküsünü o günlere bağlıyoruz; çünkü o insanlar hareketle anlatma yoluyla bir kültürü kendilerinden sonraki kuşaklara aktarıyorlardı.

Çünkü tiyatronun asal işlevi anlatmaktır, insanların mutluluğu, refahı, sağlığı ve en önemlisi barışı için deneyimlerini, bildiklerini, gördüklerini kendi çağının kültürüyle yoğurarak sonraki kuşaklara aktarmaktır.

Çünkü tiyatro, metni ile edebiyatı, koreografisiyle bale ve dansı, dekoru kostümüyle resim, heykel gibi görsel sanatları, müziği, kısacası tüm sanatları kendisinde bütünleştirerek insanlığa ulaştıran tek sanat dalıdır.

Çünkü tiyatro, düşünce özgürlüğünü yok etmek isteyen baskıları, ırkçılığı, ister çocuk yaşta evlendirerek ister öldürerek işlenen kadın cinayetlerini, işkenceyi, devlet hazinesinden başlayan soygunların vatandaşların cebine kadar uzandığı düzenleri, doğaya ve doğanın düzenine yapılan saldırıları insanlığın gözleri önüne serme işlevini üstlenir.

Çünkü tiyatro insanlığın dünyaya açılan gözüdür. Tiyatronun kapanması demek dünyaya gözümüzü kapatmak demektir; kültürlerin aktarım zincirini kırıp atmak demektir. İki yılı aşkın bir süredir, Covid-19 pandemisi yüzünden tiyatrolar aylarca kapalı kaldı, bu durum yalnızca dünyaya gözümüzü kapatmakla kalmadı, ekonomik nedenlerle birçok tiyatro, hem de en genç, en umut veren, en yaratıcı topluluklar perdelerini kapatmak zorunda kaldılar.

Dünya Tiyatro Günü’nün yer aldığı Mart ayı ise, dünyanın çeşitli yerlerinde yıllardır sürdürülen savaşların acılarına Karadeniz kıyılarından gelen bomba sesleriyle bebek çığlıklarını ekledi. Tarihteki büyük savaşlar, 1. ve 2.Dünya savaşları, Vietnam savaşı, Bosna savaşı, sayısız kurtuluş savaşı ve savaşımı nasıl tiyatro aracılığıyla insanlığın ortak belleğine işlendiyse, hiç kuşkusuz yeni savaşlar ve saldırılar da bir gün sahnede yerini alacaktır. Çünkü tiyatro o ortak belleği sürdürebilmek için bütün bunları anlatmak zorundadır. İnanıyorum ki tiyatronun da katkısıyla ortak belleği besleyerek, insanlarla, halklarla, ülkelerle el ele tutuşup omuz omuza vererek insanca yaşanan ortamlarda dünya sanatçılarını alkışlamaya devam edeceğiz.  

27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü o umut ve inançla kutluyorum.

Seçkin Selvi

 

 

 

Seçkin Selvi

Üsküdar Amerikan Kolejini bitirdikten sonra öğrenimini Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde sürdürdü. 1957’de, Güner Sümer ve Sermet Çağan’la birlikte Ankara’nın American Players’dan sonraki ikinci amatör tiyatrosu olan, Sahne Z’yi kurdu. Bu toplulukta sahnelenmek üzere ilk çevirisini William Saroyan’ın Merhaba Dışardaki adlı oyunuyla yaptı. İlk tiyatro eleştirisini 1962 yılında Yön dergisinde, Ayla Algan’ın oynadığı “Hamlet” oyunu hakkında yazdı. Meslek yaşamını çevirmenlik, gazetecilik ve tiyatro eleştirmenliği dallarındaki paralel çalışmalarıyla yürüttü. Ayrıca    Gen-Ar Tiyatrosu, Arena Tiyatrosu, Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu, TMTF Üniversite Tiyatrosu, Ayfer Feray Tiyatrosu ve Türkiye’nin ilk ve tek sendika tiyatrosu olan Öğretmenler Sendikası Tiyatrosu TÖS’te dekor ve kostüm çalışmaları uyguladı 1971-1980 arasında Tiyatro 70 dergisini, 1981-1982’de Edebiyat 81 dergisini çıkardı ve genel yayın yönetmenliğini üstlendi. 1982-1993 döneminde Günaydın ve Sabah gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. 1986 yılından bu yana Milliyet Sanat Dergisinde tiyatro eleştirileri yazıyor.

Müjdat Gezen Sanat Merkezinde 1991-1994, Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümünde de 1996-2006 arasında eleştiri dersi verdi. 1957 yılında başlayan çevirmenlik alanında tiyatro, felsefe ve edebiyat dallarında 178 yapıt çevirdi. Tiyatroya destek çalışmalarıyla Asaf Çiyiltepe ve Aydın Üstüntaş ödüllerini, Dünya Gazetesi 2011 Yılın Çevirisi ödülünü, çevirmenliğinin 50. yılında Çevirmenler Derneği Onur Ödülünü, eleştirmenliğinin 50. yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi onur ödülünü aldı. 16 yıl bir Halkla İlişkiler ajansında Genel Müdür olarak görev yaptıktan sonra, halen çevirmen ve editör olarak çalışmalarını sürdürüyor.